İşgalin sesleri, işgal altında yaşayıp tahliye etmeyi başaran insanların hikayelerinden oluşan bir seri. Kahramanımız, Herson Bölgesel Devlet İdare milletvekili, tiyatro yönetmeni, tutulmadan ve Rus askerlerinin yaptıkları soruşturmadan sonra Herson’a yakın Oleşkı kentinden ailesiyle birlikte tahliye etmeyi başaran Oleksandr Knıga’dır.
Oleksandr Knıga, Herson Mıkola Kuliş Bölgesel Akademik Müzik Dramatik tiyatrosunun yöneticisi ve sanat yönetmeni, “Tavriya’nın Melpomene’si” yıllık uluslararası tiyatro festivalinin kurucusudur. Herson’a yakın Oleşkı kentinde yaşayıp Herson’dan, Ukrayna’nın diğer şehirlerinden ve yurtdışından gelen tiyatroların oyunlar gösterdikleri festivali 20 yıldan daha fazla bir süre düzenliyordu. 2022 yılında Rusya’nın tam ölçekli saldırısından dolayı bu festival alışılmış bir biçimde düzenlenemedi, ama Ukrayna’nın diğer şehirlerinden ve tüm dünyadan gelen insanlar Oleksandr’ı destekleyip etkinliğin düzenlemesine yardım ettiler.
Fotoğraf: İrınka Gromotska
“Babam, başlamış”
— Patlamalardan ziyade telefon zil seslerinden uyandık. Askeri birime yakın bir yerde oturan oğlum patlama sesleri duyup “Babam, başlamış” diye bizi aradı. Ayağa fırlayıp giyindikten sonra büyük oğlumla birlikte mağazaya gittik. Oradan gıda alıp yakıt deposunu tam doldurduk ve her şeyi eve getirdik.
Ben Herson’a iş için Dnipro üzerindeki Antonivskıy köprüsü geçerek tiyatroya gidip nöbetçileri “Durum şöyle, insanların tiyatroya gelip burada saklanabilmeleri için bomba sığınağı açın, her şeyi düzenleyin, elektrik kontrol edin” diyerek topladım. Saat 13’te Oleşkı’ya giderken köprüye çıktım mı arkadaşım beni arayıp “Yalvarıyorum, geri gel, tanklar artık Oleşkı’da” diye söyledi. Biz, arabalar yolun sadece sağ tarafında dururken sol tarafının boş olduğunu gördük. Sürücüyle birlikte diğer arabalar arkada bırakarak ilerlemeye çalıştık, ama trafiğin tıkandığını anladık. Trafikte sıkışıp kalmamak için dönmemiz gerektiğini düşündüm. Arabayı geri çevirir çevirmez helikopterler uçuştu ve bombardıman başladı. Rus askerleri karaya çıkıyorlardı. Köprüdeki patlamadan kurtararak Herson’a geri döndük. Oleşkı’ya arkadaşımın küçük balıkçı teknesiyle nehri geçerek ulaştım. Kıyıya çıktığımızda köprüde çatışma vardı, uçaklar, bomba mermileri ve roketler uçuşyordu. Bizim için savaş böylece başladı. Eve geldiğimizde ilk iki hafta gecelediğimiz bodrumu hazırlamaya koyulduk. Evimizde 11 kişi vardı, sonra aramıza bir arkadaşım daha katıldı.
Fotoğraf: Yuriy Stefanyak
İlginç olan, tüm bu zaman boyunca Rusların Oleşkı’ya ulaşamamalarının sebebi haritalarında Oleşkı’nın eski adı Tsürupınsk (2016 yılı öncesi adı — editörün notu) altında geçmesiydi. Sonra erkeklerle toplanıp geceleyin yol tabelasını kaldırdık. Üçüncü günde sokağımdaki tüm erkekler toplandılar. Polis olmadığı için sokaklarda devriye gezeceğimize karar verdik. Bazı komşularımız hemen çıktılar, evleri boş duruyordu. Kalan erkekler hâlâ sokaklarda geceleyin devriye geziyorlar.
Bölgesel savunma kuvvetlerimiz vardı. Savaştan önce yazdırılmak için askerlik şubesine gittim, ama onlar 63 yaşımda olduğumu öğrenince eve gönderildim. Rus birlikleri topraklarımızı o kadar hızlı işgal ettiler ki tüm bölgesel savunma kuvvetleri birlikleri Herson’u savunuyorlardı. İşgalciler şehre hemen değil, yani ilk günde giremediler. Oleşkı’yla durum aynıydı, ancak Ruslar şehrimize hızlıca geçtiler, biz onları görmedik bile.
Savaşın başlamasıyla belediye milletvekililerinin Herson’un ve Herson ilinin Ukrayna’ya ait olduğunu ve Herson topraklarındaki sahte cumhuriyetin yaratılmayacağı kararı aldıkları oturumunu çevrimiçi olarak gerçekleştirdi. Herson’a çıkmaya çalışıyordum, ama herkes Herson ile Oleşkı arasındaki kontrol noktasında tutuklanabildiğimi söylüyordu, çünkü Rus askerlerinin ellerinde milletvekililerin ve aktivistlerin listeleri vardı.
Tiyatro meslektaşlarım mitinglere katılıyorlardı. İlk mitingler Herson’da 2–3 Mart’ta başladı. Biz Oleşkı’da da bu tür etkinlikler ana meydanda düzenledik, ama o kadar çok insanın geleceğini hiç ummuyorduk. İnanılmaz birleşmeydi. Sonra eve geldiğimizde ve ben tutuklandığında ana iddia mitinglerde insanlara para verdiğimle ilgiliydi. Rus askerlerinin sözlerine göre bu etkinlik için finansman sağlayan ana kişi benmişim. Ben, Ukraynalıların kendi düşüncelerini açıkça söyleyebildiklerini onlara anlatmaya çalıştım, ancak onların beni anlamaları güçtü.
Fotoğraf: Reuters
Tutuklanma
Orman kenarındaki sokakta yaşıyoruz, çok sakin bir yer olduğu için kamyonlar geçmez oradan. Genellikle ben herkesten önce uyanıyordum (o zaman biz evde 6 kişiydik). Pencereden bakınca silahlı adamları, üzerinde pencerelerimize hedefleyen makineli tüfek olan büyük zırhlı personel taşıyıcı gördüm. Bizi tutuklamak için geldiklerini anladım. Kapıya vurup onu açtıktan sonra burada Knıga’nın oturup oturmadığını sorup herkese evden çıkmasını emrettiler. Sonra belli olduğu gibi avlumuz çevrilmiş, kapanmış sokaklarda üç zırhlı araba, komşu yarı inşa edilmiş binada pusucular, on sivil araba ve üzerinde Z harfi olan siyah cipler varmış. Her şey bir aksiyon filmine benziyordu, ben kendimi Usame bin Ladin (uluslararası bir terörist — editörün notu) hissediyordum.
Fotoğraf: Irınka Gromotska
İlk beni içeri aldılar, arkamda üç silahlı adam vardı; ortada duran zırhlı kankan giyiyordu, yanındaki diğer ikisi ise makineli tabancalar taşıyorlardı. Ben öne gelerek “Buyrun, içeri girin, evde kimse yok” diye davet ediyordum onları. Onlar ise “Sus ama, kapıları aç, sağa, sola dön” diye emir veriyordu. Böylece tüm evi kontrol ettiler. “Şimdi konuşabiliriz” diyerek beni çalışma odasına aldılar. Bana işkence yaşatmadılar, biri ayağımın üzerine basıp yüzüme doğru eğilip “Her şey nasıl cevap vereceğine bağlı. Doğru cevaplar verirsen her şey iyi olur” dedi. Aynı zamanda diğerleri evimi aradılar, tüm odalar altüst ettiler, eşime parke sökmeleri gerekip gerekmediklerini sordular. Askerlerden biri tüm zaman boyunca bana çok sinsi bir yüz ifadesiyle bakıp benimle göz temasını kurmaya çalışırken diğeri ise farklı bir üniforma giyiyordu, belki FSB çalışanıydı (Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Servisi — editörün notu). Miting ve para hakkında soruyorlardı, genel olarak somut bir şey sormadılar. Sonra beni arabaya ittiler, eşime eşyalarımı toplamasını deyip beni Herson’a götürdüler. Böylece 23 Mart’ta, yani savaşın başlangıcından neredeyse bir ay sonra, şehre ulaştım, ancak eşlik edildim.
İlginç olan, arabada (belki bizimdi, kaçırılmıştı) radyosunun, “Bayraktar” şarkısının çalmasıydı. Onlar da bu şarkıya eşlik ederek “Siz, Ukraynalılar, o kadar çok vatansever şarkı yazdınız” diye Ruşça söylediler. Ben onlara “Biz şarkı söyleyen bir ulusus” diye cevapladım. “Siz bize orklar derken aynı zamanda şarkılarınızda çok küfür edersiniz” dedi. Ben de “Zamanlar böyle işte” dedim.
Hayatımda ilk kez tamamen boş bir hücreye atılmam çok korkutucuydu. Tenha bir oda, pencereden Buryatları, maskeler giyinmelerine rağmen doğu, Slav olmayan gözlerini görüyordum. Biri “İyi davranırsan yemek vereceğiz sana” diye Ruşça söyledi. Beni başka bir odaya alıp (bu arada gözlerimin üzerinde bir şapka vardı, birinin kokmuş bir şapkası) sandalyeye oturttular. İspirtonun kokusunu aldım. İğne yapacaklarını düşündüm, ama sadece uyuşturucu testi yaptılar. Sonra parmak izlerim alındı, beni bir suçlu gibi sağdan soldan fotoğraflamak için gözlerimdeki şapkayı çıkardılar. Ardından beni diğer odaya aldılar. Orada bizi “kurtarmaya”, kalmak için geldiklerine dair uzun bir anlatım başladı.
Sonra akşam üstü — sorgulandığımda hava karardığı için saat altı buçuk olabilirdi — beni serbest bıraktılar (Oleksandr’ın kaçırılıp sorgulandığı haberinin toplulukta geniş yankı bulması işgalcilerin onu kısa bir süre içinde bırakma kararını etkileyebildi — editörün notu). Tiyatroya gidebileceğimi söyledim. Beni bir sokağa götürüp gözlerimdeki şapkayı sadece ona kadar saydıktan sonra çıkarmamı emrettiler. Tiyatrodan uzak duran Tekstilciler Kültür Merkezinin yanında sokağa çıkma yasağına 40 dakika kala kendimi bulduğum ortaya çıktı. Arkadaşlarımın yakında yaşadıklarını, ama adresini bilmediğimi hatırladım. Sonunda endişe içinde evini bulup içeri girdim.
Sonra işgalciler beni bir kere daha bir konuşmaya davet ettiler. Donetsk’i artık düzene soktuklarını, şimdi Herson’a geçeceklerini diyen sivil giyinmiş üç adam tiyatroya geldiler. “Siz milletvekilisiniz, işe koyulun” diye Rusça söylediler bana.
Tahliye
Sağduyum, bugünlerede, 21. yüzyılda, birinin tanklarla nasıl gelebildiğini anlayamıyordu. Ne için? Oradan çıkmak gerekiyordu. Arkadaşlarım beni arayıp kendi ailelerini çıkaracak polis memurlarıyla temas kurulabileceğini bildirdiler. Biz anlaştık, ama geldiğimiz karşılama yerinde bine yakın araba gördük. Tümü “Çocuklar” yazısıyla ve beyaz kumaşla kaplıydı. Aradığımız insanları zar zor bulduk ve seyahatimiz böylece başladı. Birinci kontrol noktasında sadece Herson’dan çıkmak için 2,5 saat bekliyorduk. İkincisinde askerlerin kimliklerimizi alıp kendi kulübesine gitimeleri ürperticiydi. Sonra aileme tutuklandığım durumda durmaksızın bensiz gitmesini söyledim. Herkesin nereye gittiğini kağıda yazdıkları sonra belli oldu. Mıkolayiv’den uzaklaşarak Berıslav, Kahovka yönüne 7,5 saat giderek Snigurivka’yı geçtikten sonra bizimkilerini (Ukraynalı askerler — editörün notu) gördük. Rahatladık. Baştanka’dan Mıkolayiv’e ulaşınca sokağa çıkma yasasına kadar Odesa’ya ulaşabileceğimize karar verdik.
İşgal altında 40 gün geçirdik. Ne gıda vardı, ne ilaçlar, hiçbir şey yoktu. Odesa’da akşam yemeğine bir şeyler almak için girdiğimiz marketteki raflarda gıda ürünleri görmek çok tuhaftı. Ailece müzede gibiymişiz gibi kendimizi hissettik. Sonra Lviv’den arkadaşlarım bizi yanlarına çağırdılar ve biz Hmelnıtskıy’de geceleyerek Lviv’e ulaştık.
Herson sakinlerine adanmış bir festival
Kendimize gelince iki gün içerisinde tüm Lvivli tiyatrocuları toplayıp onlardan yardım istedim. 10 Haziran için festivali (“Tavriya’nın Melpomene’si” — editörün notu) planladık. Düşündüğümüz yeni formatına göre her tiyatro kendi ülkede ve kendi şehirde oyunlar oynamalıydı, ancak genel afişte Herson ve sakinleri hakkında anlatmalıydı. Çünkü Lviv sokaklarını ya sabahleyin, ya da akşamleyin gezerek kalabalık kafelerde misafirlerin rahat rahat oturduklarını görüp müziğin çaldığını işitiyorum. Sanki savaş yokmuş gibi. Ama savaş, hele acımasız savaş devam ediyor.
Festival geniş kapsamlıydı.Tüm arkadaşlarıma, Ukrayna’daki ve yurtdışındaki tüm tiyatrolara, Herson’dakilere bu fikri destekledikleri için çok minnettarım. Ukrayna’daki 34 şehirden ve 11 ülkeden 64 tiyatro katıldı. Tüm bu 10 gün boyunca (10-19 Haziran — editörün notu) oyun gösterdiler, Ukraynalı mültecileri (öncelikli olarak Herson sakinleri) davet ettiler, Hersonlular hakkında konuştular ve mümkün olabildiğince destek için para topladılar. Fransa, Japonya ve ABD’de ayrı mitingler Ukrayna ve Herson’a adandı. Kızımız “Melpomene”, sesimiz duyulsun diye tüm dünyayı ayağa kaldırdı. Festivalimizi “Tavriya’nın Melpomene’si Herson Bölgesinin Sesidir” olarak adlandırdık. Lviv’de Lviv Opera Tiyatrosu, Mariya Zankovetska Tiyatrosu, Lesya Ukrayinka Tiyatrosu, Kukla Tiyatrosu başta olmak üzere tüm yerli tiyatrolar oyunları kendi sahnelerinde gösterdi.
Ukrayna’nın güneyi işgal altında nasıl yaşıyor
Bugün bakıp tüm Ukrayna’nın Herson bölgesinden, nitekim erken sebze ve meyve, çilek, domates, salatalıktan kesilmiş olması yüzünden acı çektiğini görüyorum. Burada bu, fiyatlarla hissedilir. Orada ise sudan ucuz, Ruslar her şeyi toptan alıp işgal altındaki Kırım’a götürürler. Yerli medya, Herson bölgesi de işgal altındayken Kırım’da yaşamanın ne kadar iyi olmasını anlatıyor. Yarımadadan Herson bölgesine gıda getirmeye başladılar, mağazalarda bir şeyler almak mümkün, ancak insanların parası yok, nakit para yok. Rusya Federasyon’un medyası, rus askerlerinin geçici olarak işgal edilmiş bölgede gıda ve para dağıtıp rüşvet vermeye çalıştıklarını anlatıyor. Ama halihazırda ruble kullanılmıyor, kimse paralarını almak istemiyor. Değiş tokuş var, çünkü gıda çok pahalı. Mesela, çocuk maması 200 UAH kadardı, şimdi ise 700 UAH vermek gerekiyor. Orada ne gelir, ne iş var. Geçinmek için bir şey yok. Bu, çok zor.
Bugün (28 Mayıs’tan itibaren — editörün notu) Herson bölgesinin Ukrayna’nın kontrolü altındaki topraklarına gitmek imkansız. İşgalciler tüm geçiş yollarını engellediler, Stanislav civarında çatışmalar devam ediyor, Snigurivka yönünde bizimkiler köyleri işgalden kurtarıyorlar. Saldırı devam ederken (Oleksandr ile konuşmamız 9 Haziran’da kaydedildi — editörün notu) çıkamazsın. Şimdi sadece Kırım tarafına çıkmak mümkün, ama araba kuyrukları upuzun. Erkekler çıkamazlar, zira ruslar onları filtreleme kamplarına götürürler.
Bırakılmış olma hissi en korkutucu. Ama Herson civarında her gece patlamalar duyulduğu için ordumuzun direnmeye devam ettiğini anlıyorduk. Ümit ediyorduk. İnsanlar en çok bilgi ablukasından dolayı acı çekerler. Ukraynalılar işgalden kurtardıkları zaman burada kimsenin onları unutmadığını, herkesin maaşla ilgili sorunlar çözmeye çalışıp Herson hakkında bağırdığını anlatmaya başlarız. Oradayken insanlar bunu duymazlar, bırakılmış hissederler. Bu inançsızlık işgalcilere onları kendi tarafına ikna etme imkanını veriyor.
İşgal altındakilerine yalvarıyorum, dayanın ve kurtarmanın en yakın zamanda olacağına inanın. Yabancıların gelip evlerimizi ve topraklarımızı zorla almaları akıl almaz bir şey. Bu yüzden tüm dünya ayağa kalktı, bu yüzden Ukraynalılar topraklarımız kurtarılmaya kadar rahatlamamalılar.